Üzeyir Lokman ÇAYCI : FIRINCIYI UNUTMA

icon

3

pages

icon

Turkish

icon

Documents

2016

Écrit par

Publié par

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe Tout savoir sur nos offres

icon

3

pages

icon

Turkish

icon

Documents

2016

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe Tout savoir sur nos offres

FIRINCIYI UNUTMA Üzeyir Lokman ÇAYCI Yıl 1955…Necmi sabahleyin ekmek almak için bir fırına girdi. Fırincı meşguldü. Okula geç kalmamak için iki ekmeğin parası 25 kuruşu tezgahın ucuna koydu. Fırıncıya da “iki ekmeğin parasını buraya koydum”, dediyse de fırıncı parayı yerinde bulamadı. Ve Necmi’yi karakola şikayet etti. İki polis Necmi’yi tam okula gideceği sırada “ekmek hırsızı” diyerek önce emniyete götürdüler, ifadesini aldıktan sonra da suçüstü mahkemesine haval ettiler. Hakim Necmi’ye sordu : Sen hangi okula gidiyorsun? Necmi : Niğde’de liseye gidiyorum. Hakim : Sen fırından ekmek aldın mı? Necmi : Aldım. Hakim : Parasını verdin mi? Necmi : Verdim. Fırıncı Amca meşguldü, oradaki tezgahın ucuna koydum. Ve fırıncıya «iki ekmeğin parasını tezgahın ucuna koydum» diye seslendim. Hakim : Bak, fırıncı “iki ekmek çaldı“ diye seninle ilgili suç duyurusunda bulundu? Necmi : Hakim amca, Allah çarpsın ki ben çalmadım, parasını verdim. Sonra hiç ekmek, parasıverilmeden alınır m? Bu çok günah!Hakim Amca ben öğrenciyim, benim paraya ihtiyacım yok ki çalayım? Necmi’nin Babası Hasan Efendi nefes nefese mahkeme salonuna girdi. Hakim’e hitaben: «Hakim Bey benim çocuğum hırsızlık yapamaz. Onun paraya ihtiyacı yok. Ceza verecekseniz, bana verin...Ne olursunuz Hakim Bey, onu okulundan alıkoymayın. O sınıf birincisi. Ben güç şartlar altında amelelik yaparak , büyük fedakârlıklarla oğlumu Niğde’ye liseye gönderiyorum. Hakim : «Oğlunuzfırından iki ekmek aldığını kabul ediyor.
Voir icon arrow

Publié par

Publié le

29 septembre 2016

Langue

Turkish

FIRINCIYI UNUTMA
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Yıl 1955… Necmi sabahleyin ekmek almak için bir fırına girdi. Fırincı meşguldü. Okula geç kalmamak için iki ekmeğin parası 25 kuruşu tezgahın ucuna koydu. Fırıncıya da “iki ekmeğin parasını buraya koydum”, dediyse de fırıncı parayı yerinde bulamadı. Ve Necmi’yi karakola şikayet etti. İki polis Necmi’yi tam okula gideceği sırada “ekmek hırsızı” diyerek önce emniyete götürdüler, ifadesini aldıktan sonra da suçüstü mahkemesine haval ettiler. Hakim Necmi’ye sordu : Sen hangi okula gidiyorsun? Necmi : Niğde’de liseye gidiyorum. Hakim : Sen fırından ekmek aldın mı? Necmi : Aldım. Hakim : Parasını verdin mi? Necmi : Verdim. Fırıncı Amca meşguldü, oradaki tezgahın ucuna koydum. Ve fırıncıya «iki ekmeğin parasını tezgahın ucuna koydum» diye seslendim. Hakim : Bak, fırıncı “iki ekmek çaldı“ diye seninle ilgili suç duyurusunda bulundu? Necmi : Hakim amca, Allah çarpsın ki ben çalmadım, parasını verdim. Sonra hiç ekmek, parası verilmeden alınır m? Bu çok günah! Hakim Amca ben öğrenciyim, benim paraya ihtiyacım yok ki çalayım?
Necmi’nin Babası Hasan Efendi nefes nefese mahkeme salonuna girdi. Hakim’e hitaben: «Hakim Bey benim çocuğum hırsızlık yapamaz. Onun paraya ihtiyacı yok. Ceza verecekseniz, bana verin... Ne olursunuz Hakim Bey, onu okulundan alıkoymayın. O sınıf birincisi. Ben güç şartlar altında amelelik yaparak , büyük fedakârlıklarla oğlumu Niğde’ye liseye gönderiyorum. Hakim : «Oğlunuz fırından iki ekmek aldığını kabul ediyor. Fırıncı ise para vermediğini söylüyor. O halde ekmek hırsızlığı söz konusu. Suçu inkâr etmek de suç.» Necmi’nin annesi Neriman Hanım da «oğlum, biricik yavrum seni karakollara, mahkemelere kim düşürdü ? Benim oğlum hırsızlık yapmaz. Benim oğlum suç işlemez. Ceza verecekseniz bana verin… Hakim Bey yalvarıyorum size 25 kuruş için oğluma kıymayın…» diye feryat ederek mahkeme salonuna girdi. Hakim Fırıncıyı göstererek : Hanımefendi bu beyefendinin alınterini çaldıracak bir hukuk düzeni yok ülkemizde. Bu sebeple hukuk neyi emrediyorsa onu yapacağız.» Fırıncı Kamil Efendi karşılaştığı bu aile dramına sebep olduğu için, oldukça üzgün görünüyordu. Kan ter içerisinde kalmıştı. Necmi, annesi ve babasının sözleri karşısında gözyaşlarını tutamadı. Hakim, katip kadına hitaben : Yaz kızım... Hasan Efendi’nin oğlu, Neriman Hanım’dan olma, lise öğrencisi Necmi’nin Bor ilçesinde faaliyette bulunan Kamil Efendi’nin fırınından tanesi 12,5 kuruş olan iki ekmek çaldığı mahkememizce tespit etilmiştir. Adalet Bakanlığı’mızın bana verdiği yetkiye dayanarak suçlu Necmi’nin 9 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verilmiştir. » Karardan sonra mahkeme salonuna gelen iki jandarma Necmi’nin bileklerine arkadan kelepçe vurarak götürdüler. Necmi annesine ve babasına seslendi : Anneciğim, babacığım siz hiç üzülmeyin, ben derslerime hapishanede de çalışacağım. Sakın ağlamayın. Ben yaşadıklarımdan hiçbir şey anlamadım. Beni şimdi herkes ekmek hırsızı diye mi anacaklar? Annesi ve babası üzerlerine kaynar su dökülmüşcesine, çocuklarını gözyaşları içerisinde takip ettiler. *** Necmi, Bor hapishanesindeydi. İnsanlar Hasan Efendi’yi görünce “bak ekmek hırsızının babası; annesi Neriman Hanım’ı görünce de bak ekmek hırsız’ın annesi gidiyor“ diye yüksek sesle birbirlerine gösteriyorlardı. Babası Hasan Efendi oğlunun başına gelen felâketi uzun süre taşıyamadı ve iki ay sonra bir sabah ilçede öldüğü duyuldu. *** Dokuz ay geçmişti. Kalfası fırında temizlik yaptığı sırada Kamil Efendi’ye : «Usta... usta...tezgâhların altında 25 kuruş buldum. »
Fırıncı : «“Bak şu başımıza gelenlere, çocuğu boşa suçladık... Rahmetli babası da oğlunun acısına dayanamadı, dünyayı terketti. Koş oğlum karakola bildir, hapiste bulunan filan kişinin oğlu 25 kuruşu vermiş... ben aylar sonra temizlerken tezgâhın altında buldum... O suçsuz... Bir şeyler yapın onu kurtarın” de... Ben de biraz sonra gelirim karakola... Çocuğu kurtaralım! » dedi. Fırıncı kalfası karakola gitti. Polisler ifadesini kayda geçirip savcılığa bildirdiler. Aynı gün Necmi tekrar mahkemeye çıkarıldı. Annesi başlarına gelenlerden sonra ruhen ve bedenen iyice çökmüştü. Mahkemede hakime: «Hakim Bey, oğluma ceza verdiğiniz gün bana “Hanımefendi bu beyefendinin alınterini çaldıracak bir hukuk düzeni yok ülkemizde” demiştiniz? Pekiyi bir aile düzenini bozacak, bir çocuğun istikbalini
söndürecek, bir yuvanın onurunu ayaklar altına alacak bir hukuk düzeni mi var ülkemizde? Oğluma verilen ceza bana da, babasına da, geleceğimize de ve milletimize de verilmiş oldu. Sadece onurumuzu, enerjimizi, vatandaşlık hakkımızı, oğlumun 9 ayını kaybetmedik. Adalete ve devlete olan güveni ve kocamı kaybettim. Hakim olarak ALLAH’ın ya Adlü ismine uyup uymadığınızı, adaletli karar verip vermediğinizi düşünerek derhal istifa edin. Ve güzel ilçemizi terkedin!» dedi. Mahkemeyi izlemeye gelen ilçe halkından yaşlı bir adam bütün dünyadaki hakimlere sesleniyorum, adil olun, birbirinize örnek olun, karar verirken fırıncıyı unutmayın! Suçsuz bir kişiye haksız yere ceza veren hakimler ya da bu şekilde adaletsiz bir düzeni tesis eden yöneticiler bunun karşılığını almadan dünyayı terketmezler!» dedi.
Necmi hürriyetine kavuşmuştu, vicdan kargajası içinde bulunan fırıncı ve hakim ruhen zindanda gibiydiler. Onurlu sözler, yiğitcesine davranışlar ve asil ruhlar 25 kuruşun altında ezilenlere rehber olmuştu. Bu olaydan sonra fırıncı mesleğini bıraktı, hakim ise istifa ederek ilçeyi terketti. Yaşasın adalet!
Bor, 29 Eylül 2016
https://twitter.com/silayguney https://www.facebook.com/uzeyirlokman.cayci https://sorican66.wordpress.com
Voir icon more
Alternate Text